İddia: Dersaneler kapanırsa ünivesiteye girmek zorlaşır.
Cevap : Bu, tüm öğrenciler için geçerli olacak bir durumdur çünkü o zaman da kimse dersaneye gitmeden sınava girecek. Zaten dersaneler dışında öğrenciyi üniversite sınavına hazırlayan bir başka okul tipi yok ve olamazda, çünkü özel yada devlet okulları adı üstünde "okul" olduğu için MEB müfredatının dışına çıkamazlar. Yani şartlar yine eşitlenecek.
İddia : Zengin çocukları özel okullarda yetişiyor, daha kaliteli eğitim alıyor.
Cevap: Okuldaki eğitim ne kadar kaliteli olursa olsun şu anki eğitim yapısıyla öğrenciyi üniversite saınavına hazırlayamaz. Evet sınavsız hepsi üniversiteye devam etse bu okullardaki öğrenciler daha başarılı olabilirdi. Ancak araştırmalara göre dersaneye giden çocukların büyük kısmı yine o "zengin çocukları". Çünkü yukarda bahsedildiği gibi hiçbir "okul" öğrenciyi üniversite sınavlarına hazırlayamaz, ta ki müfredat değişinceye kadar. Örneğin devlet ilerde eğitim müfredatına "LYS İçin Matematik" dersi koyabilir. Öyleyse şu anki durumda o "zengin çocukları" okul dışındaki dersane "ekstra"sını daha da avantajına çevirebiliyor çünkü en pahalı ve markalı dersaneye gidebiliyor. Aslında dersane, varsa eğer bu eşitsizliği daha da körüklemiş oluyor çünkü zenginse her türlü imkanını yine kullanmak isteyecektir, ya dersanenin en pahalısına gidecektir yada dersane olmasa özel dersin kapısını çalacaktır.
İddia: Dersane kapanırsa yoksul çocukları özel okullarda nasıl okuyacak?
Cevap: Yanıltıcı bir iddia. İddiaları oluşacağı şartlara göre öne sürmek gerekir. İlk bakışta mantıklı görünüyor ancak serbest piyasa koşulları her zaman çalışacaktır. Bugün bir şehirde 2 özel okul, 20 dersane varken, yarın aynı bölgede 22 özel okul ve sıfır dersane olacak. Haliyle 22 özel okul arasındaki rekabet nedeniyle fiyatları belkide bugünkü dersane ücretlerinin de altına düşecek.
İddia : Dersane öğrenciyi sadece üniversite sınavına hazırlar. Ona özel çalışmalar yürütür.
Cevap: Dersaneler devletin eğitim sistemindeki çarpıklıktan beslenir. Zaten varlık bulma sebebi bile akıl ve vicdanla bağdaşmaz. Dersane öğretmenleri çok zor şartlarda ve yetersiz ücretlerle çalışırlar. Öğrecileri de daha fazla ezberciliğe iterek 1 ay önce bildiklerini (ona "bilmek" denirse) sınavdan 1 ay sonra tamamen unutan gençliğin bilime, kalkınmaya ve ülkenin geleceğine katkısı ne kadar olabilecektir. Devlet otoritesi özel ticarethaneler olan dersaneler üzerinde yok gibidir. Oysa dersaneler özel okul olarak hizmet verse ülkedeki eğitim sistemi devletin denetimi ve kontrolü altına girer. İstatistik çalışmaları sağlıklı sonuçla verir ve kısa zamanda sistemin aksayan yönlerinin düzelmesine yönelik hızlı adımlar atılabilir. Bunların yapılabilmesi için tüm eğitimin tek bir müfredat üzerinden yürütülmesi ve devletin çatısı altında toplanması gerekir.
İddia: Dersane öğretmenleri açıkta kalır.
Cevap: Devlet bu konuda adımlar atacağını beyan etmiştir. Zaten bu kadar büyük bir adımı atmak böylesine ciddi bir konuyu da gündemine almayı gerektirir. Eğer çok fazla öğretmen açıkta kalacak, devlet bu kadar öğretmeni nasıl alacak denirse, kapanan dersanelerin özel okula dönüşeceği ve yeni istihdam alanının açılacağı neden gözardı edilir? İşin bir başka gözardı edilen boyutu da pek çok dersane öğretmeninin buraları kendine özel ders kapısı olarak görmesi. Gazetelerdeki özel ders ilanlarına bakmak bunu görmek için yeterlidir. Pek çok öğretmen dersaneden kazandığının bir kaç katını özel derslerden kazanır.
İddia : Dersaneler fedakarca çalışıyor.
Cevap: Doğru olabilir. Kimsenin itirazı olamaz. Ancak bir isim değişikliği bu fedakarlığı sürdürmeye neden engel olacaktır sorusunu akla getirir.
İddia: Dersaneler kapanırsa öğrenciler boş kalır, doğudaki öğrenciler dağa çıkar.
Cevap: Küçük yaştaki bir çocuk hakkında bundan daha ağır bir itham olamaz. Ülkede terör yokken dersaneye gitmeyen öğrenciler dağa mı çıkmışlardı? Tam aksine öğrencilerin kendisine, ailesine, akrabasına, arkadaşına daha çok vakit ayırıp sınav stresinin biraz olsun üzerinden alınmasına faydası olacaktır. Okuldan sonra gün içinde serbest kalan çocuğu potansiyel suçlu ilan etmek akıl ve mantıkla açıklanamaz. Hele ki ülkenin böylesine huzurlu ve sakin günler yaşadığı bir dönemde.
İddia: Öle çocuklar var ki ilk sınavda başarısız oluyor, o yoksul aile çocuğu zar zor dersaneye giderek sınavı kazanıyor, geleceği kurtuluyor.
Cevap : Hem dersanelerin eğitimde eşitliği sağladığını ve yoksul ailelerin çocuklarına destek olduğunu söylerken, hem de bu senaryoyu ortaya koymak hem vicdanla hem de akılla çelişir. İlk bakışta masum ve acıklı görünen bu durumu biraz daha açalım da konu anlaşılsın. Evet biz biliyoruz ki kontenjan sınırlı, eğer ikinci yılında sınavı kazanan için sevineceksek, bu durumda bu senaryodaki öğrenciyi kurtarmak ve sırf dersaneyi temize çıkarmak uğruna üçüncü yılında da dersaneye gidemeyen -yani hiç gidemeyen- ve yine sınavı hiç kazanamayan "daha yoksul" ailenin çocuğuna "ne halin varsa gör" mü diyeceğiz. Bu çelişkiyi önlemenin tek yolu özel ve devlet okulları vasıtasıyla tüm öğrencileri devletin eğitim sistemi içine almaktan geçer.
İddia : Dersane özel teşebbüstür, engellenemez.
Cevap: Özel teşebbüs kural ve denetimlere tabidir. Sigara ve içki satmak da özel teşebbüstür, ama satılabileceği saatler, yaş sınırı vs. belirlenmiştir. Yürütmenin başı olan hükümet anayasal sorumlulukları çerçevesinde (eğitim, sağlık vs.) hangi özel teşebbüslere izin verip yasaklayacağını kanunlarla belirleyebilir. Eğer anayasaya aykırı bir durum oluşursa da zaten devletin ilgili kurumları bu iş için var.
İddia : Dersane konusunda büyük emeği olan bir gruba darbe indirilmek isteniyor.
Cevap: Bu o gruba yapılacak bir saygısızlık olur çünkü o grubun birincil işlevi üniversiteye hazırlık değildir ve müslüman aleminin manevi iklimine katkısı yadsınamaz. Her ne kadar eğitimde çok önemli hizmetler yaptığını bilsek de dersane onlar açısından faaliyetlerinin küçük bir parçasıdır. Ayrıca mağduru oynamak ve öğretmenler açıkta kalacak iddiasını dillendirmek tam da bu açıdan yanlış olur çünkü aynı grup sahip olduğu imkanlarla bu öğretmenlerini kuracağı özel okullarda çok rahat biçimde istihdam edebilir.
SONUÇ : Aslında ortada büyük bir yanılgı var ve hükümet burada büyük yanlış yaptı. Bu kadar tepki çekmesinin nedeni eğitimde Cumhuriyet döneminin belki de en büyük değişim ve dönüşüm hareketinin adını yanlış koymasıydı: Dersanelerin kapatılması. Aslında hükümet her türlü desteği vererek dersanelerin okula dönüşmesini istiyor. Şunun adını dersanelerin okullaşması deselerdi şu an daha başka şeyler konuşulurdu. Ne bileyim belki arsa yetersizliği, belki dönüşüm zamanının az olması filan.
Elbette her ailenin bir bütçesi var ve herkesin özel okula gücü yetmeyebilir. Ama örneğin şu anda da çocuğunu hiçbir dersaneye yollamaya gücü yetmeyenler var, şimdiye kadar kimse bu konuyu konuşmadı. Ama özel okullar yaygınlaşırsa hem dersaneler arası, hem de öğretmenler arası rekabet artar, yani hem fiyatlar ucuzlar hem de eğitimin kalitesi artar. Öğretmenler özel ders kovalamak yerine kendini daha çok geliştirerek eğitimde kaliteyi artırırken aynı zamanda transferler yaparlar ve kendi ücretlerini de artırabilirler. Bu arada boşta duran ve dersanelerin ihtiyaç duymadığı pek çok beden eğitimi, müzik, tarih vs. öğretmeni iş imkanına kavuşur. Zaten dersane sistemi dünyada bildiğim başka bir yerde yok ve bugünkü Türkiye'ye yakışmıyor.
Bunu bir bahçedeki yabani otların temizlenmesine benzetmek mümkün. Önce sistemin çarpıklığından beslenen bozuk yapıları temizlemek lazım ki daha sonra berraklaşan ve kontrol altına alınan ortamın bozuk kısımları tedavi edilebilsin.
No comments:
Post a Comment