Türkçe'nin hem sözlü, hem de özellikle yazılı ortamda özensiz kullanımı ve adına sanal alem dedikleri internet dünyasında dilbilgisi kurallarının kullanımının neredeyse hiçe sayılması çok çok üzüldüğüm konulardan birisi. Bir milleti köklerinden kopmadan yaşatarak tarihine, kültürüne bağlı tutan; örf, anane ve geleneklerine saygılı bir gençliğe sahip olarak ileriye sağlam adımlarla yürümesini sağlayabilecek en önemli unsurlardan birisi de dildir. Düşüncem odur ki özellikle yazı dilindeki özensizlik hiç bir hoşgörüyü kabul etmez. Yazdıklarıyla sorumluluk hissetme anlamında kendisini çok önemli yerlerde görmeyenlerle sınırlı kalsa bu özensizlik, yine bir yere kadar hoşgörü sınırları içerisine dahil etmek mümkün olabilirdi.
Ama durum o kadar ciddi boyutlarda ki, Türkiye'nin en büyük gazetelerinden birinden hemen biraz önce alıntıladığım şu paragraf, bu ciddiyeti gözler önüne sermek için herhalde yeterli olacaktır:
"Gölcük İlçe Belediyesi’nin anlaştığı taşeron temizlik firmasında temizlik işçisi olarak çalışan Selçuk Kahraman’ın kendisini elindeki kemerle taciz eden bir çocuk arasındaki "Oğlum bak git" diye başlayan diyalog ve süpürgeli kavganın bir anda sanal alemde fenomen haline gelmesi sonucu bunalıma girdiği belirtildi"
Burada gazetenin yazı
işlerini, içerikten sorumlu yetkililerini uyaracak ve "yayınladığınız
haber metinlerini bir kez olsun dikkatle okumuyor musunuz?" diye
azarlayacak halim yok. Ne de olsa üç-beş kişinin lütfedip okuduğu blog sayfamda
kendi çapımda bir fayda üretme çabasındayım ve cürmüm kadar yer yakmaya
çalışıyorum.
Tek yapmaya çalıştığım
şey farkındalık yaratmak. Yukardaki cümleyi noktalama işaretleri ve dilbilgisi
kurallarına göre yazılmış bir yazı olarak bir defada okuyup anlama hakkımın
peşindeyim sadece.
Sadece yukardaki cümleyi
değil, onun özelinde anadilimiz olan Türkçe ile yazılmış milyonlarca diğer
yazıları...
Bu sadece benim hakkım
değil, Türkçe'mize yeterince özeni göstermeden yazılar yazan, ama aynı zamanda
da birer okuyucu olanların da en doğal hakkı. Öyleyse en klasik ifadesiyle
neden kapımızın önünü temizlemekle işe başlamıyoruz? Bunu yaparken, aynı
zamanda neden dil kurallarına uygun kaleme alınmış bir blog yazısının altına
"Türkçe'mize saygı gösterilen bir yazı olmuş" diyerek küçük bir
teşekkürle yazarı ödüllendirmiyoruz?
* *
*
Yukardaki yazıya
dönersek, özellikle bu türden uzun ifadelerin yazarın elinde patlamaya hazır
bir bomba gibi olduğunu görmek gerek. Gerektiğinde ben de uzun cümleler kurmayı
severim, aşırıya kaçılmadığında yazının içerik kalitesine aynı zamanda görsel
bir zenginlikte katan ayrı bir unsur olabilir. Ama bu aynı zamanda zahmet
gerektiren bir durumdur. Şahsen, yazdığım uzun bir cümleyi en az 3 defa
okuduğumu ve her düzeltmede tekrar baştan okuduğumu burada belirtmem
gerekiyor.
Yukardaki cümlede görülen
ana problemlere bir göz atmak gerekirse,
1) Öncelikle özne ile yüklem arasında çok uzun bir
zaman geçtiği için okurken anlam kaybolması ve uyumsuzluk oluşmuş.
2) Bu kadar uzun bir cümlede hiç bir noktalama
işareti kullanılmamış. Böylece okuyucunun nerede ne kadar durması gerektiği
gösterilmemiş.
3) "...Selçuk Kahraman’ın kendisini
elindeki kemerle taciz eden bir çocuk arasındaki.."
ifadesi oldukça sıkıntılı.
Onun yerine cümle
şöyle olsaydı nasıl olurdu acaba?;
"KOCAELİ’nin Gölcük
İlçe Belediyesi’nin anlaştığı taşeron temizlik firmasında temizlik işçisi
olarak çalışan Selçuk Kahraman’ın; elindeki kemeri
kullanarak kendisini taciz eden bir çocuk ile arasında
"Oğlum bak git" diye başlayarak cereyan eden diyalog ve
süpürgeli kavganın bir anda sanal alemde fenomen haline gelmesi sonucu bunalıma
girdiği belirtildi"
Burada neden virgül
değilde noktalı virgül kullandığım sorulabiliir. Çünkü bana göre cümle o kadar
uzun ki; normalden biraz daha uzun bekletilen okuyucu, ("A; B
olayının, C'ye neden olması nedeniyle bunalıma girdi"
şeklindeki cümlede görülebileceği gibi) "süpürgeli kavganın"
ifadesinden sonraki gizli virgüle kadar anlam bütünlüğünü bozmadan
getirilmeli ve bu uzun beklemenin etkisiyle anlamı kafasında kolayca
oturtabilmeli.
Sonuç olarak, genç
nesillerin Türkçe'nin düzgün kullanımına daha çok özendirilmesi ve
internetin cep telefonlarında da kullanımıyla gittikçe
yaygınlaşan bozuk ifadelerin yazı dilimizden uzaklaştırılması için hepimiz
elbirliğiyle çalışmalı, bunu gelecek nesillere olan bir borç bilinciyle yerine
getirmeliyiz.
Aksi halde Türkçe'mizi
çok ama çok zor günler bekliyor.
Faydayı paylaşmak
ümidiyle...
Kendi yazılarımda da kendimle ilgili en büyük sıkıntılarımdan birini paylaşmışsınız.Ben de çok uzun cümleler kuruyorum sanırım.Cümlenin sonuna geldiğimde nasıl bağlayacağımı bilemiyorum hatta bazen:)
ReplyDelete(Şu an, bu yorumu yazarken bile, cümleleri kısaltmak için üzerinde düşünmem gerekti.)
Bu genelde karşılaşılan bir durum esasında. Tek yapılması gereken şey ise yazılanları başkasından önce kendimizin baştan bir kez okuması. Ben de bu yazıyı yazarken kimseyi suçlamak, küçümsemek ya da itham etmek için değil, sadece bir farkındalık oluşturmak amacıyla yazdım. Yoksa hepimiz zaman zaman hatalar yapabiliyoruz. Esas sorun, konuyu ciddiye alıp almadığımızda saklı.
ReplyDeleteYazım yanlışları, uzun ve düzensiz cümle kurmak bir yana günümüz gençlerinin çoğunluğunun bu gün Türkçe'yi katleden konuşma dili çok daha vahim bir hal almaya başladı. Hani şu çok yerine "çogh" ya da gidiyorum yerine "gidioum" tarzı konuşmalar beni öylesine irite ediyor ki.. Ve bu bir virüs misali yayıldıkça yayılıyor, bir bakıyorsunuz yaşı ayyuka ermiş koca koca insanlar aynı irite kelimeleri kullanıyorlar.. Gerçekten önemli bir konu bu ama ne yazık ki artık kimse önemsemiyor..
ReplyDelete''süpergeli kavga''... iki saattir 'süperge' ne demek diye düşündüm yah:D
ReplyDeleteYazım yanlışları yapmamak ve düzgün cümle kurmak, çok kolay bir şey değil ama... Bir gazeteci elbette doğru düzgün yazmalı ama mesela; sıradan bir blog yazarı noktalama işaretlerini tam olarak bilmeyebilir veya uzun cümle kurarken mutlak cümlede anlatım bozukluğu oluşabilir. Mesela ben düzgün cümle kurmaya çok önem veriyorum ama dil bilgisi kıtlığımdan sorun yaşıyorum, özen göstermemekten değil:D Forum vb. sitelerde de böyle çoğu üyeler. Bunların dışında sürekli yabancı kelimeler kullanarak yazı yazanlar bana batıyor. Ne kadar 'yabancı kelime kullanırsam o kadar elitim' gibi bir düşünce mi var bilmiyorum ama keşke birileri düzgün Türkçe kullanmanın çok ''cool'' bir şey olduğunu gençler arasında yaysa.
Aslında konu açıldıkça uzayacak, derin bir konu. Bu noktada herkesin bir kalite çıtası olması da çok doğal. Kimi -de'lerin ayrı yazılmasına kadar hassastır (ben gibi), aynı şekilde cümlelerin anlam bütünlüğünün olmasına da. Kimisi ise yabancı kelimelerin kullanımına çok kızabilir, ya da internet dilinin Türkçe'yi bozmasına. Ben hepsinde de en azından belirli bir düzeyin tutturulmasından yanayım. Bir insan aynı anda hepsine de dikkat edebilmeli. Bir cümlenin içinde tamamen Türkçe ifadeler özenle seçilerek kullanılmış olabilir, ama özne ile yüklem uyumsuzsa, virgüller, noktalı virgüller, büyük harfler yerli yerinde kullanılmamışsa yine birşeyler eksik olacak, iş tamamına erdirilememiş olacaktır.
ReplyDelete